Cumartesi, Eylül 18, 2010

difle hayata dair zırvalar... bu dif hep zırvalar...

Bu defa Muzicons bana yetmedi, Grooveshark'a bağlanalım dedim. http://listen.grooveshark.com/#/s/The+Guitar+Man/2DEj3c . Açamayanlar için ; Cake - The Guitar Man.


Hayatıma giren çıkan hemen hemen tüm insanlar bir şeyler götürmüştür benden, herkesin hayatında olduğu gibi. Ama elleri boş gelmemiştir hiçbiri, bir şeyler de getirmişlerdir hani yanlarında. Ve her kibar misafir gibi getirdiklerini bırakıp gitmişlerdir - ki biz buna "katmak" diyoruz. Ha her zaman getirdikleri/götürdükleri oranı 1 çıkar mı ? Hayır. Çoğu zaman küsüratı vardır bu işin. Ama o kadar ufağını hesap etmem genelde, zaten konumuz da küsüratlar değil.

P.S : İnanır mısın, konumuzun ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Neyse, konumuz bu da değil galiba.

Bu güne kadar tüm bu "misafirlerime" teşekkürü borç bilmiştim, bana kattıkları için. Aslında hala şükran doluyum onlara karşı tabii, ama artık o kadar da önemsemiyorum sanırım. Sonuçta hiçbiri giderken teşekkür etmedi - pek çoğunu fırsatı olmadı gerçi ama bu bir mazeret olmamalı ha ? Teknoloji çağındayız, hepimiz kibarlıktan kırılmaktayız, günümüzde teşekkür edebilmenin milyonlarca yolu var. Çiçek göndermek, hoş bir mail atmak, duygu dolu bir sms yollamak, anlam yüklü bir çağrı bırakmak... Dalga geçiyorum tabii ki :).

İnsanlara o kadar önem vermiyorum artık sanırım. İnsanların yaptıklarına, yapamadıklarına, düşündüklerine, düşünemediklerine, hissettiklerine, hissizliklerine o kadar da aldırmıyorum. Kendime göre yaşamaya başladım sonunda, kendime dönük - belki biraz narsist bir yaşam. Kendimi diğerlerinden daha çok düşünür oldum, her şeyin başını kendim olarak görmeye başladım. Komik bir biçimde kendi kendime de aşılamadım bunu, bir film izleyip üç kitap okuyarak girmedim bu yola, öylece oluverdi işte. Tamamen doğal yollardan, tamamen içimden gelerek - veya hep içimde var olup şimdi ortaya çıkmaya niyetlenerek. Durup dururken kendimi önemsemeye başladım, gökten inme bir bilinç açılması hali :P.

Ama halimden de memnunum. Daha mantıklı, daha düzenli, daha bilinçli oldum pek çok konuda. Hayata biraz daha farklı bakmaya başladım, kendime dair gelecek planları yapmaya başladım, değer vermem gereken şeylere daha çok değer verebilmeye başladım. Adam oldum, yola geldim. Maşşallahım var. Dil ısırtıp dudak uçuklatmaktayım.
Yok, o kadar da adam olamadım galiba. Hala cıvığın tekiyim afedersin.

Mühim olan şu ki, her şey kendimizle başlayıp kendimizde bitiyor. Biz var dersek var, yok dersek yok oluyor. Biz hissettiğimiz sürece canımız yanıyor, biz kurduğumuz sürece işler karmaşıklaşıyor. Biz inandıkça gidilmeyecek yolda sürünüyoruz, biz bir şeyi yapmaktan/yaşamaktan vazgeçince 100% olasılıklar bile 0.000001% lere iniyor. Oradan bakınca Secret yapıyormuş gibi bir havam olabilir ama o kadar iddalı değilim, abartmayalım.

Önemli olan ciddiye almadan ve sahiplenmeden yaşamak. Bu şekilde yaşayarak anın hakkını vermek. Beş dakika sonrasını planlayıp sırtını buna dayayarak yaşayamıyor insan. O beş dakika sonrasının garanti etmek sana bu anı yaşamana yetecek güveni veriyorsa git kendine güvenmeyi öğren koç.
Önemli olan sonuna kadar yaşamak, eksik bırakmadan. Sonradan "keşke" demeye fırsat vermeden.
Hangi çukura girersen gir, dibini görmeden çıkma. Dibini görünce de oyalanıp vakit kaybetme. Zaman aleyhimize işliyor, daha yaşaman gereken bir hayat var.

Neyse, içtim ve saçmalıyorum. Olay bundan ibaret sanırım.

"- Senin sarhoş muhabbetin de hiç çekilmiyor be Dif."


Öpüyorum hepinizi gül yanaklarınızdan.



Bu görsel Suzanne Woolcott'a aittir. Kişinin dA galerisinden tanıtım amaçlı alınmıştır.

3 yorum:

deeptone dedi ki...

ne saçması. çok güzel bir yazı. hayatımıza girip çıkan insanlar bir şekilde bizi oluşturanlar oldukları için hepsi aslında bize bir armağan. onların teşekkür edip etmemeleri de bizi ilgilendirmez. başkaları yoluyla yaşamıyoruz di mi hayatımızı. evet kendimiz önemliyiz. kendimizle iyi geçinmeden başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler de sağlıksız oluyor galiba. kendimizi önemseyip hedefler çizmek gerekiyor. gerçekten de sahiplenmeden. bakın şu yazdığım anda bile şu an geçmiş oldu. anı yaşamak çok çok önemli. ve her darbeden sonra tekrar tekrar başlamak. :)

dif dedi ki...

kesinlikle katılıyorum, sonuçta ölmediğimiz sürece yaşıyoruz zaten. bu zamanı neden türlü çeşit sıkıntıyla, paranoyayla, bunalımla harcayalım ki ?
ha bunalım da yapmak gerekir bazen, bu da elimizde değil. ama fazla oyalanmamak lazım, depresyona gireceğin ve çıkacağın zamanı bilmek lazım ki vakit kaybetme :)
zaman ayırdığın için teşekkür ederim :)

deeptone dedi ki...

okuyorum yazılarını :)

Related Posts with Thumbnails