Öncelikle bunu bilmenizde fayda var sanırım, iç sıkıntısını
dışarı vurma yöntemleri çok yaratıcıydı. Davranışlarını özenle seçerdi, bu
sayede onun iç sıkıntısını birinci elden göğsünüzün içinde kalbinizin
derinliklerinde hissederdiniz. Yaşadığı hayattan nasıl bunaldığını anlatırken
kelimelere ihtiyaç duymaması kıskanılacak bir özelliğiydi, ona baktığınız anda
bunu rahatlıkla anlayabiliyordunuz, zira görüntüsü buhranlarını hayasızca
ele veriyordu. Buna rağmen ben ona bakmakta hiçbir beis görmüyordum, elimden
gelse kendisini özenle bir vitrine yerleştirip, karşısındaki deri koltukta
saatlerce şarap yudumlayabilirdim. Ancak aklım yerine geldiğinden beri
vitrinlere karşıydım ve şarabın kokusu bile midemi bulandırıyordu.
Onu anlamadığımı söyleseydim birlikte geçirdiğimiz zamana
haksızlık etmiş olurdum, bu yüzden bunu asla kelimelere dökmeye çalışmadım.
Onun yerine bu süreyi onu anlamaya uğraşmakla değerlendirdim, ancak sizin de
açıkça görebildiğiniz gibi bu uğraş hak ettiği değeri görmedi. Paha biçilemez
olmak gibi bir idealim yoktu gerçi, yine de piyasa fiyatının biraz üzerinde
olmak gururumu okşayabilirdi. Hesaba katmadığım şey onun kendi içinde
kaybolduğu şu dehlizlerdi ve bir insan kendi içindeki dehlizlerde
kaybolmayagörsün, kimseyi gerçekten isteyerek okşayamaz.
Üç aşağı beş yukarı benzer yaratılışlara sahip olduğumuzu
düşünmüştüm – ki sadece bu örneğe bile bakarak neden filozof olamayacağımı
anlayabilirsiniz. Elimde olmadan anlamlar yüklüyordum ona, hem de eşek yüküyle,
ardından da bu anlamlara dayanarak çeşitli asılsız çıkarımlarda
bulunuyordum –ki sadece bu örnekten yola
çıkarak benden neden sosyolog olamayacağını da anlayabilirsiniz. Aklını okumak
gibi bir amacım yoktu, sadece ne hissettiğini anlamak için yeterince kendimi
paralarsam başarılı olabileceğimi umuyordum –ki bu örnek bile benim neden
psikolog olamayacağımı anlatmak için yeterlidir. Yaşanmışlıklar gün geçtikçe
tozlanıyordu hafızamda ve hafızamın tozunu almaya niyetlendiğim her an,
gerçekler biraz daha karmaşıklaşıyordu – umarım bu örnekte benim neden tarihçi
olamayacağımı da anlamışsınızdır. Her şey sizin beni daha iyi anlayabilmeniz
için.
Gitmek istediğini söylediğinde ona karşı çıkmadım, şimdi
geriye baktığımda keşke kabul etmeseymişim diyorum. Ama keşkelerle yaşanmaz,
yani en azından bizlere öğretilen budur. Onu durdurmak yerine çantasını
hazırlamayı teklif ettim, tek isteğim onun için bir şeyler daha yapabilmekti.
Fakat söylediğim gibi, o hali hazırda kendi içinin sıkıntısında hüzünlü duşlar
alıyordu, hala duşta olan birine havlu tutmak kadar anlamsızdı bu teklifim. O
da böyle düşünmüş olacak ki, olanca edepsizliğiyle reddetti beni. Tuhaf bir
biçimde, aldırmadım bu tepkisine. Kindar biri değildim, daha önce aldığım bir
intikam yoktu ama bu işi bilenlerden duyduğuma göre bu soğuk yenen bir yemekti.
Ve inanın, piyasa fiyatının altında satışa sunulmak her mal için bir intikam
sebebi olabilir.
Ayrılık günü gelip
çatana kadar her şey planladığı gibi gitmişti. Size söyledim mi bilmem,
kendisini boğan onca karanlığın içinde bile her zaman hazır ve planlı olmasıyla
ünlenivermişti, bugün bile beni şaşırtan bir başarıdır bu. Vedalaşmak için
yanına gittiğimde benden son bir sigara istedi, ben de son sigaramı çıkarıp ona
uzattım. İki kişi toplasan bir sigara ancak ettiğimizi gördüğünde hüzünlendi,
bu ani hüznü benim dünyama güneşin kendi içine çökmesi olarak yansıdı her
zamanki gibi. Ona ne kadar kırgın olsam da güneşsiz yapamazdım, zaten güneşsiz
kimse yapamaz, bilirsiniz. En yakındaki markete gidip sigara alacağımı ve ben
gelmeden asla gitmemesini rica ettim, söz verdi. Size bahsetmeyi unutmuş
olabilirim, bunca zaman boyunca benim için yaptığı tek şey bana verdiği sözleri
tutması olmuştu ve bu defa da farklı olmayacağını sadece içimdeki ses değil
onun gözleri de söylüyordu. Çıkarken çabuk gelmemi söyledi, aksi takdirde geç
kalacaktı, vakur ancak sevimli bir ses tonuyla merak etmemesini söyledim.
Kapıyı kapatırken son bir gülücük gönderdim ona, son derece karanlık bir
bakışla karşılık verdi ve evden çıktım. Bir daha da geri dönmedim.
Söz demişken; sahibinden, az kullanılmamış.
8 yorum:
ojem kurusun gelip sana sarılacağım :)
Sarılmayanı dövüyorlarmış. Öyle duydum o.O
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24900486
Tespitin böyle yerinde olanı görülmedi.
Huzursuz ruh radarım var. sözlükteki oluşturduğum metnin bir kısmı. karanlık taraflarından haz alan, iflah olmazlar için.
Radara takılacak kadar limiti aşmışım demek ki.
Karanlık tarafların her zaman var olacağını kabullendikten sonra onları işe yarar hale getirmeye niyetlendim. Madem mevcutlar, boş oturmasınlar, değil mi? :)
bunun üstüne bi yahni halda yapılır
Ne tuhaf, ben de öyle düşünmüştüm :)
Yorum Gönder