Pazartesi, Haziran 13, 2011

katty'nin intihari #3 tahribat döngüsü...


İfade edememek çok zor. 

Bir şeyleri anlatamamak, bir şeyleri kusamamak, bir şeylerden kurtulamamak. Bir şeylerin sana yönelik nefret dolu tavrı. O şeylerin aslında her zaman pusuda beklediğini bilmek, zamanı geldiğinde seni boğmalarına izin vermek zorunda olmak. Zorunlulukların hayatını yaşanmaz kılma çabası ve bu çabayı başarısız kılmak için sadece senin çırpınman. Zaten başka birinin bunun için çırpınmasının saçma olması, zira bunu yapabilecek tek kişinin kendin olduğunu bilmen. Kelimelerin cümle içinde asla doğru yere oturamaması, anlamın başını alıp gitmiş olduğunu fark etmenin dayanılmaz sancısı. Bu sancıyı dindirecek bir ağrı kesicinin hala keşfedilememiş olduğu gerçeğiyle yüzleşmek ve bir yüzleşmenin aslında bir yıkımın başlangıcı olduğunu bilmek. Her sonun aynı zamanda bir başlangıç anlamına gelmesi ve inançlara bağladığın sonsuz güven ipinin aslında o kadar da sonsuz olmadığını fark etmek. Sonsuzluğun, sonu olan bir kuyuda hayat bulabileceği ve o hayata devam edebileceği düşüncesi, bu düşüncenin kendi hayatına bir türlü devam edememiş olan sana kaybettirdiği özgüven. Devam etmenin bazen gereksiz olduğunu ispatlayan yaşanmış hikayeler, bu yaşanmış hikayeler üzerinden yapılan olası gelecek tahlilleri. Bir falcının imdat çığlıklarına kayıtsız kalamayışı, o falcının tam teşekküllü bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden kaçmış bir şizofren olma olasılığı. Olasılıklar evreninin beynine birkaç mili saniye aralıklarla ettiği düzenli tecavüz, bu tecavüzün potansiyel çocuğunun adının paranoya koyulması. Bilimsel bir bakış açısıyla hayatı yaşayabilmek için çıldırasıya çabalamak, o bilimin senin bir türlü becerip de yaşayamadığın hayatı iki durup bir becermesi. Periyodik olarak bir şeyler tarafından tecavüze uğrama ihtimalin ve bu ihtimalin senin daha da fena batman için verdiği önü alınamaz destek. Koca bir demir kapının ardındaki silahlı çatışmaya girmene beş kala destek kuvvetlerinin hiçbir zaman gelmeyeceğini kurgulamak. Kurmaktan kuruyan bir zihin, bu zihne yönelen kurgusal takdir bakışları. Zamanın geçmemesi, ve bu sayede o zamanın hiç gelmeyecek olması. Olmakla olmamak arasındaki büyük meselenin ne olduğunun ayrımında olunan nadir anlar. Var olmanın seni bitirdiği anlar, bitişinle eş zamanlı olarak yeniden doğmanı bekleyen insanlar. Seni tüketenlere giydirdiğin deli gömlekleri ve bunun psikolojin üzerinde bir kutu prozac'tan daha az etkisinin olması. Seni hiç tanımayan birine bir şeyler anlatmak istediğin zaman senden istenen para, senin genişleyen zamanının asla nakite çevrilemeyecek oluşunun yarattığı ekonomik çöküntü. Bir yıkımın ardına saklanmış bilinmeyen nedenler, nedensellik yoksunluğunun tavan yaptığı anlarda elinden kaçan mantıklı davranışlar. Geçen her dakikadan zevk almak için duyulan manasız arzu ve bazı anların ileride seni boğabilecek kadar dolu dolu yaşanması. Kendi içinde kurmaya çalıştığın acınası denge, bu dengenin referanslarının başka hayatlara ait olması. Aslında o dengenin asla sana yada senin hayatına uyamayacağını bilmen ancak bu bilginin seni yargılayanlar üzerinde hiçbir yaptırımının olmayışı. Seni yargılayanlar üzerinde senin de hiçbir yaptırımının olmayışı. Onların senin üzerindeki sınırsız yaptırım gücü. Sen devam edemedikçe zamanın daha çok yavaşlaması, evrenin sorularına bir türlü veremediği yanıtlar. Rüyaların asla gerçek olamama olasılığı ve olasılıklar evreninin seni bir kez daha mağlup etmiş olma ihtimali. İhtimallerin aslında sadece kemirgenlerden ibaret olduklarını algılaman, beyninin daha fazla kemirilmesini engellemesi için birilerine yalvarman. O birilerinin mükemmelliğinin ruhuna yaptığı basınç. Basıncın yoğunluğa ve yüksekliğe dehşetengiz bir şekilde bağlı olması. Fizik kitaplarının zaten nefessiz olan zihninde yaptığı devrim. İçindeki anarşinin önünü alacak güvenlik kuvvetlerinden yoksun olmak. Yoksunluğunu kelimelere dökmeye yönelik her çabanın kağıtlar üzerinde kaotik izler bırakması. Anlatmanın bir bağımlılığa dönüştüğü noktada hala ifade edememek. 

İfade edememek çok zor.



Cuma, Haziran 03, 2011

katty'nin intiharı #2 nedensellik yoksunluğu...

Her gece yeni bir rüyaya saatini kurar, yatarsın. Saat O'nu vurduğunda içinde ezanlar okunmaya başlar, verdiğin Din Felsefesi dersinden kaçan birkaç ilahiyatçının ruhunda yaptığı devrim hiç-olmayacak'larına merhem olur, durduk yere yaralarını sarar. O sana yabancıyken, sen yeni hayallere yatarsın. 

Yaşanmışlıklar asla yaşanamayacaklarla kaynaşır, bütünleşir, sıvılaşır, gözlerinden aşağı intihar ederlerken sen bomboş bir duvarın sadeliğine övgüler düzersin. O senden bihaberdir gerçekten, sense uzun zaman önce boşluğun şiirselliğine vurulmuşsundur. 

Birileri bir yerlerde hayatlarını düzene koyar, sen kendine sebepler aramaya başlarsın. Elinde değildir, bir türlü sahip olamadığın düzenin etkisi altına girersin. Affected’ın infected’a dönüştüğü noktada tıkanırsın, tıkanıklığına çare olacak tuz ruhları çoktan karışmıştır çamaşır sularına. O senin olmadığın bir hayatı yaşarken, sen yine nerede zehirlendiğini hatırlamaya çalışırsın. 

Gözlerinin önünde mutluluk kusmaya başlar insanlar, sen tükürür tükürür geri yalarsın. Yaşanmışlıkları yalanlamak en yakındaki çıkış kapısıdır aslında, sen bilinçaltın Richter ölçeğiyle 8.4 şiddetinde sallanırken o çıkışı asla bulamazsın. Zaten O uyarı levhalarını koymayı unutmuştur, sen beklentileri boşa çıkarmaz, kaygan zeminde artistik düşüşlere imza atarsın. 

Kendine yalan söylemekten bıkmışsındır, miyop gözlerin gerçeği görmekten acizdir. 

Üstüne çöken sisin yüzsüzlüğü burun deliklerini tıkar, akciğerlerini kısırlaştırır. 

Etrafındaki herkes, yalnızca senin etrafındakileri saran yeni bir akıma kapılarak körleşir. 

Sen sabaha kadar literatür tararsın. Sen sonsuza kadar literatür tararsın. 

Demek istediğim, işler genellikle yolunda gitmez ve sen bu konuda hiçbir şey yapamazsın.


Related Posts with Thumbnails