Cuma, Haziran 03, 2011

katty'nin intiharı #2 nedensellik yoksunluğu...

Her gece yeni bir rüyaya saatini kurar, yatarsın. Saat O'nu vurduğunda içinde ezanlar okunmaya başlar, verdiğin Din Felsefesi dersinden kaçan birkaç ilahiyatçının ruhunda yaptığı devrim hiç-olmayacak'larına merhem olur, durduk yere yaralarını sarar. O sana yabancıyken, sen yeni hayallere yatarsın. 

Yaşanmışlıklar asla yaşanamayacaklarla kaynaşır, bütünleşir, sıvılaşır, gözlerinden aşağı intihar ederlerken sen bomboş bir duvarın sadeliğine övgüler düzersin. O senden bihaberdir gerçekten, sense uzun zaman önce boşluğun şiirselliğine vurulmuşsundur. 

Birileri bir yerlerde hayatlarını düzene koyar, sen kendine sebepler aramaya başlarsın. Elinde değildir, bir türlü sahip olamadığın düzenin etkisi altına girersin. Affected’ın infected’a dönüştüğü noktada tıkanırsın, tıkanıklığına çare olacak tuz ruhları çoktan karışmıştır çamaşır sularına. O senin olmadığın bir hayatı yaşarken, sen yine nerede zehirlendiğini hatırlamaya çalışırsın. 

Gözlerinin önünde mutluluk kusmaya başlar insanlar, sen tükürür tükürür geri yalarsın. Yaşanmışlıkları yalanlamak en yakındaki çıkış kapısıdır aslında, sen bilinçaltın Richter ölçeğiyle 8.4 şiddetinde sallanırken o çıkışı asla bulamazsın. Zaten O uyarı levhalarını koymayı unutmuştur, sen beklentileri boşa çıkarmaz, kaygan zeminde artistik düşüşlere imza atarsın. 

Kendine yalan söylemekten bıkmışsındır, miyop gözlerin gerçeği görmekten acizdir. 

Üstüne çöken sisin yüzsüzlüğü burun deliklerini tıkar, akciğerlerini kısırlaştırır. 

Etrafındaki herkes, yalnızca senin etrafındakileri saran yeni bir akıma kapılarak körleşir. 

Sen sabaha kadar literatür tararsın. Sen sonsuza kadar literatür tararsın. 

Demek istediğim, işler genellikle yolunda gitmez ve sen bu konuda hiçbir şey yapamazsın.


Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails