Cumartesi, Mayıs 14, 2011

yıl 2011'di ve ben, aşık olmaktan bahsediyordum...




Henüz hala 23 yaşındaydım, 24'ü doldurmama daha üç koca ay vardı. Ve ben, aşık olmaktan bahsediyordum.

Masamın başında oturuyordum, daha her şeyin başındaydım. Nasıl yapacağımı bilmiyordum, ortada bir şekilde geçmesi gereken bir hafta iki gün beş saat yirmi üç dakika ve otuz beş saniye vardı. Ve bunların hepsi benim ömrümden gidecekti, ama o sırada buna çok da aldırmıyordum.
Aslında o an olmak istediğim zaman diliminden başka pek bir şeye aldırdığım söylenemezdi.
Saat gecenin 02.37'siydi ve ben, umarsızca aşık olmaktan bahsediyordum.

Elimde saman kağıdından bir dosya, koyu kırmızı bir deri koltukta uyukluyordum. Yanımdaki her şeyden daha değerli yaşlı kadın için endişeliydim ve o, bu endişelerimi gidermek şöyle dursun, olası bir korkunç geleceği gözümde daha iyi canlandırabilmem için konuşmak suretiyle çabalıyordu. Sabah kahvaltıda kurşun yemiş olmalıydım, zira midemin ağırlığı altında eziliyordum. Beyaz önlüklü çılgın bir adam sıramızın geldiğini söyleyerek bizi içeri davet ettiğinde kendisinden midemi yıkamasını rica etmeye karar vermiştim.
"- Korkulacak hiçbir şey yok, üç ay sonra bu tahlilleri tekrar yaptırıp gelin." dedi beyaz önlüklü çılgın adam. Boynuna sarılıp öpmek istedim kendisini.
Günlerden görüntülerin tekrar yerlerine oturduğu gündü ve ben, hala aşık olmaktan bahsediyordum.

Oturduğumuz çimenlerin ıslaklığı konusunda şüpheliydim ancak alerjimin ulaştığı nokta şüphe götürmez nitelikteydi. İçime koşarak hoş gelen huzur mu daha güzeldi, yoksa O'nun gözlerinden dökülen ufak yıldızlar mı bilmiyordum. Muhtemelen O da, o sırada kuramadığım cümlelerimin mi daha saçma, yoksa oynayıp durduğum ağaç dalının mı daha anlamsız olduğuna karar vermeye çalışıyordu. Önemli değildi, anlam yoksunluğu çocukluktan beri muzdarip olduğum bir hastalıktı ve evet, maalesef tedavisi mümkün değildi.
Sesi içime ılık ılık akarken ben tüm gücümle o anı beynime kazımaya çalışıyordum. Daha sonra ihtiyacım olacağını bilmeden.
Bir olasılıklar evreninde yaşadığımız için şükrediyor ve durmaksızın aşık olmaktan bahsediyordum.

"- Hissedemedim." dedi.
Yeni bir şaşkınlık krizinin geldiğini hissetmeme rağmen, o kadar da aldırmadım. Son bir kaç ayda bu şaşkınlık krizlerine çok alışmıştım, önümüzdeki bir kaç ayın sonunda bağışıklık kazanacak olmam olasıydı. Tek sorun, birisi nedensizce odadaki oksijeni kesmişti ve akciğerlerimdeki mevcut oksijenle toplasan on saniye daha yaşardım. Ama bu da büyük bir sorun değildi, zira son bir kaç ayda bu ani oksijen kesintilerine alışmıştım. Yeterince çabalarsam oksijensiz yaşayabileceğime olan inancım tamdı.
Ama birisi gerçekten odadaki oksijeni kesmişti ve ben, bir geri zekalıya yakışacak şekilde inatla aşık olmaktan bahsediyordum.

Bir yandan avazı çıktığı kadar bağırırken bir yandan da kendisini tutan adamdan kurtulmaya çalışıyordu kız. Adamdan kendi içinde kurtulmaya çalıştığı gerçeği gözlerimizin önünde çılgınca dans ediyordu ya, neyse. Bazen gerçeklere karşı kör olabiliyoruz.
"- Nasıl bir insansın ya sen? Ben sana her şeyimi verdim ya. Olamaz ya." diye haykırıyordu. Daha bir sürü şey haykırıyordu aslında, ama gözyaşlarının çokluğundan olsa gerek, biz anlayamıyorduk.
Adam kızı kendine gelmesi için silkelerken, derin bir nefes aldım. Bazı şeyleri hissetmek çok ağır olabiliyordu.
Gözlerimin önünde bir yıkım gerçekleşiyordu ve ben, çaresizce aşık olmaktan bahsediyordum.

"- Gerçekten mutlu olmasını istiyorum." dedim önüme bakarak. Tüm yaşadıklarımı kusarcasına akan gözyaşlarımı elimdeki gariban peçeteyle silerken, konu akmak olduğunda gözlerimle yarışan burnumu çektim.
"- Nasıl öylece oturup mutlu olmasını istersin Dif? Aptal mısın sen?" Mikado bana ilk defa bu kadar inanamıyordu.
"- Aptal olmayı kabul edebilirim, ama ciddiyim. Gerçekten çok mutlu olmasını istiyorum. Aksini neden isteyeyim ki ?" dedim ıslak gözlerimi kocaman açarak.
"- Bu kadar iyi biri olduğunu bilmezdim." dedi hayret içerisinde.
"- O'nun yaşadığı dünyada sayıları bir tane eksik olsun diye kötü biri olmayı bırakalı çok oldu Mikado." dedim. Aslında uyduruyordu, iyi biri değildim. Ben sadece kötü biri değildim, o kadar.
Mikado bile bana inanmıyordu ve ben karşısına geçmiş, ona aşık olmaktan bahsediyordum.




Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails