Salı, Aralık 07, 2010

varolmak - varolamamak - var sayılmak : varsayımlarım...



"- Neredeyiz ?"
"- Doğum bölümünde sanırım. Yeni doğanlar şu tarafta galiba."
"- Her cümlen de varsayım içeriyor."
"- Senin de her cümlen beni iğneliyor."
"- Şu hemşire bizi farketsin o zaman görürsün iğneyi."


Aydınlık hemşire odasının kapısından içeri uzattık kafalarımızı. Uslu uslu masasında oturmuş sabah çayını içen hafif toparlak hemşireye baktım.

"- Bizi görmüyorlar Mikado." dedim.
"- Sen de iğneyi göremeyeceksin desene."

Buyük camları olan çift kanatlı kapıdan geçtik, koridorda ilerlemeye devam ettik.

"- Peki sence biz aslında neredeyiz ?"
"- Bilemiyorum. Benim hafızamda olabiliriz sanırım."
"- Varsayımlar hayatımızın gerçeği oldu yani."
"- Şu an gerçekte de burada olabiliriz Mikado."
"- Kim bilir ? Belki de gerçekte biz yokuz ve akıllının birinin zihninde dolanan iki adet yansımayız. Uyumsuz bir çiftiz gerçi, neden bizi yaratmış ki ?"
"- Geç dalganı geç."


Yanımızdan geçenlerin bizi farketmemesine giderek daha fazla alışarak koridorun sonuna geldik. Birden gördüm onları ;

"- Bak oradalar." dedim.
"- Kimler ?"

Uzun boylu, 20'lerinin sonlarında bir gençle kısa boylu, üzerinde hastane kıyafetleri olan topluca bir genç kız büyükçe bir camın önünde dikiliyorlar, merakla içeri bakıyorlardı. Önünde dikildikleri cam devasa bir vitrindi aadeta, yeni doğan minicik bebeklerin sergilendiği bir vitrin.

"- Bak." diyordu genç kız. "Ne kadar uzun kirpikleri var."

Kızın bakışlarını takip ederek bahsettikleri bebeği buldum gözlerimle. Ufacık, cılız bir şeydi. Bembeyaz, ölü gibi yüzünden kablolar çıkıyordu, sanki biyonik bir bebekti. Bir deney sonucu elde edilmiş yarı insan yarı oyuncak bir bebek.

Genç çiftin az ilerisinde orta yaşlı iki kadın da dikiliyor ve aynı bebeğe bakıyorlardı. Kadınlardan topluca olanı baktı baktı;

"- Cık." dedi. "Yaşamaz bu. Bizim kız pek bağlanmasa bari bebeğe."

Daha uzun boylu ve daha modern giyimli olanı ;

"- Niye öyle diyorsun canım ? Allah'tan umut kesilmez." dedi dalgın dalgın. Besbelli o da Allah'tan kesmediği umudu bebekten çoktan kesmişti.

"- Saçları çok gür olacak."
dedi genç kız bebeğe huşuyla bakarken. Onun bebeğine olan inancı tamdı. Plastik bir oyuncaktan farksız bebeğinin yaşayacağına inanan oradaki tek insandı muhtemelen.

"- Evet." dedi yanındaki genç adam biraz buruk bir sesle. Karısının inancını paylaşmak için ne kadar çabaladığı belliydi. İmkansıza inanmak istiyor ancak içten içe ufak bebeğiyle vedalaşıyordu. Elinde olmadan.

"- Bu bebek... yaşıyor mu ?"
diye fısıldadı Mikado bana doğru eğilerek.
"- Evet." dedim.
"- O zaman fazla sürmez, yazık. Kız çok üzülecek." dedi üzgün bir fısıltıyla.
"- Üzülmeyecek." dedim.
"- Hislerini anlıyorum Dif, ama bu bebek yaşamaz. Yaşayamaz."
"- Yaşayacak Mikado."


Geri çekilip gözlerini kısarak baktı yüzüme.

"- Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ?"

Bense hala o genç karı kocaya bakıyordum.

"- Çünkü o bebek benim. Onlar da annemle babam."


Mikado'nun şaşkınlığını yüzüne bakmadan da görebiliyordum.

"- Bana bir tek o inanmış Mikado."
dedim gözlerimi genç kıza dikerek. "Herkesin ümidini kestiği anda bile o bana inanmaya devam etmiş. Doktorların bile vazgeçtiği anda o benim yaşayacağıma inanmış."

Nefes bile almaya korkarak genç çifte, orta yaşlı kadınlara ve yeni doğan ölüden farksız bebeğe bakıyorduk.
Orta yaşlı kadınlar genç çifte, genç çift de bebeklerine bakıyordu.
Bebekse bizlerden habersiz, uyumaya devam ediyordu. Kimbilir ne rüyalar görerek ?



Luxcarlay

1 yorum:

deeptone dedi ki...

ne güzel. en baştan başladık.
iyi ki doğdun inananlar vardı ve yaşadın.

hoşgeldin.

Related Posts with Thumbnails