Cumartesi, Aralık 04, 2010

ben gitmem gereken zamanı hiçbir zaman bilemedim...



Eskimiş, yıpranmış devasa deri çantayı elime tutuşturdu ;

"- İhtiyacın olacak her şey bunun içinde. Şimdi git nereye gitmek istiyorsan." dedi.

Bir elimdeki tahmin ettiğimden daha hafif olan kahverengi çantaya baktım, bir de onun çoktan bana veda etmiş ela gözlerine. Benimle daha önce vedalaşmıştı o gözler sanki, ben çoktan gitmiştim sanki.

Ayak parmaklarımın ucunda yükselerek boynuna sarıldım, hafif sakallı yanağından öptüm. O da beni iki yanağımdan öptü önce, sonra küçüklüğümde hep yaptığı gibi alnımdan ve gıdımdan da öptü. Sonra sırtıma pat pat vurup ;

"- Hadi hadi sallanma artık." dedi.

Başımla onayladım, arkamı dönüp basamaklardan indim. Birkaç adım attım, sonra geri dönüp baktım onu bir defa daha görebilmek için.

O ise gitmişti.

----

Bir süre yürüdüm boş boş.

"- Nereye gidiyoruz ?" dedi Mikado.
"- Olmamız gereken yere." diye yanıtladım yürümeyi sürdürerek. Gerçekte ise hiçbir fikrim yoktu.
"- Nereye gittiğimizi bilmiyorsun değil mi ?" diye sordu bu defa.
"- Evet." dedim çaresizce. Foyam meydana çıkmıştı.
Gözlerini devirerek pofladı. O an ben de kendime aynısını yapabilmek istedim.

----

Öğlen güneşi tepemde soğuk soğuk parıldarken yanından geçtiğim bir bahçenin duvarına oturdum. Elimdeki çantanın patlamaya yüz tutmuş fermuarını zorlukla açtım. İçinde bir dosya vardı, eskiden açık pembe olduğu belli olan ama artık sarıdan hallice bir renge bürünmüş karton, kabarık bir dosya. Onun dışında çantanın içi boştu.

"- Bu ne böyle ?" dedi Mikado eğilip dosyaya yakından bakarak. O dosyanın ne olduğunu biliyordum.
"- Benim doğum dosyam. Ben doğduğum zaman hastanede tutulmuş olan dosya."
"- Çok ilginç." dedi elimden alıp incelemeye başlarken.

Ne yani, ihtiyacım olan tek şey bu doğum dosyası mıydı ? Bunun bana ne faydası olacaktı ki ?

"- Bak Dif, doğduğunda ayağın bu kadarcıkmış. Çok komik ya."
"- Evet Mikado."


Dosyanın kapağında yazan isim ilişti gözüme.

"- Bak burada saat kaçta doğduğun da yazıyor. Sabah 8'de doğmuşsun sen. Ne dakiksin be."
"- Nereye gideceğimizi biliyorum."
"- Sanki doğup derse yetişecekmişsin ha."
"- Mikado nereye gideceğimizi biliyorum."


Başını kaldırdı, şaşkın şaşkın baktı bana.

"- Hayrola, aydınlandın mı ?"
"- Kalk hadi."


----

Oturduğumuz duvara en yakın otobüs terminalinden sekiz saat uzaklıktaki diğer otobüs terminalindeydim ertesi sabah.
Saat tam 8'de de o an olmam gereken yerde.
Doğduğum hastanenin önünde.

"- İşte." dedim Mikado'ya. "Buradan başlayacağız."
"- Çok merak ediyorum, acaba hangi çok mantıklı ve yüce nedenden dolayı burayı seçtin ?"

Önümde yükselen dış cephesi yeni boyanmış eski binaya baktım.

"- Çünkü daha önce de buradan başlamıştım." dedim.



Luxcarlay

7 yorum:

Unknown dedi ki...

ana harika olmus lan bu,tekrar tekrar okudum her seferinde sahaneymis dedim

dif dedi ki...

şımartma beni cimi :D

deeptone dedi ki...

inanılmazsın. çok çok etkileyici.

bunu gerçekten yaptın değil mi.


saçma ama o baban mıydı?

kurgu değil bu değil mi.
gerçeğin kurgu hali değil mi.

dif dedi ki...

çok teşekkür ederim =).
evet babam o. ve evet gerçeğin kurgu hali bu. aslında dışarıdan bakınca gerçeğin tamamı bir kurgu gibi.
bilemiyorum, öyle işte =D.

deeptone dedi ki...

çok iyi anladım.

ve çok da haklısın.

inan, hayat şaşırtıcı. ve filmlerden romanlardan çok daha etkileyici.

bunun kanıtı bu yaptığın.

bu yaptığın, doğduğun yere gitmen inan çok etkileyici.

bu bu yaptığın çok çok insanca.

ve yüreğini, aklını, hepsini sonuna dek onaylıyor ve destekliyorum.

DOREMİ dedi ki...

Bayıldım..çok zekice yazılmış..ince-derin bir yazı..öğreten...:))

İyi ki uğramışım DİF seni özlemişim..:))

dif dedi ki...

çok teşekkür ederim =) bence de iyi ki uğramışsın =)

Related Posts with Thumbnails