Pazar, Ekim 17, 2010

sadakat ve öküzler arasındaki yadsınamaz bağ...



Karısına çok aşık bir adam varmış bir zamanlar. Her gün işinden çıkar çıkmaz evine gelir, ertesi gün işe gidene kadar olan zamanını güzel karısının dizinin dibinde geçirirmiş. Bir dediğini iki etmez, onu sürekli hediyelere boğarmış. Karısı da aşık olunmayacak gibi değilmiş doğrusu, kendi dillere destan güzelliği ruhunun güzelliği yanında hiç kalırmış.
Çok severmiş bu kadın kocasını, ve ne enteresandır ki hiç kıskanmazmış. Bilirmiş adamın da ona aşık olduğunu, gözünün başka bir kadını görmeyeceğini.
Günlerden bir gün alt kata kırmızı yüzlü bir kadın taşınmış. Bekarmış bu kadın, öyle pek güzel de değilmiş. Ama her nedense kocasının aşık olduğu o güzel kadının içine bir ateş düşmüş bu kırmızı yüzlü kadını görünce. İlk zamanlar içindeki hafif huzursuzluk zamanla yerini delice bir kıskançlığa bırakmış. Artık her gün kocasının eve geliş yolunu gözlüyor, geldiği zaman da telaş içinde soruyormuş ;
"- Beni seviyor musun ?"
Onun bu hallerine çok gülüyormuş aşık kocası ;
"- Hem de çılgınlar gibi. Sadece seni sevdim ve hep seni seveceğim."
Ama bu yetmiyormuş artık kadına. Kendisine sadık kocasını gece kabuslarında o kırmızı yüzlü kadınla sarmaş dolaş görüyormuş, gün içindeyse sürekli diken üstünde oturuyormuş adeta.
Zaman geçtikçe bu anlamsız kıskançlık saplantıya dönüşmüş. Güzel kadın bu saplantının pençesinde yemeden içmeden kesilmiş, hastalanıp yataklara düşmüş. Kocası çok çok üzgünmüş, ne yapacağını bilemiyormuş. Ülkenin her yerinden doktorlar getirtmiş, sırf güzel karısı iyileşebilsin diye. Ancak doktorların da elinden hiçbir şey gelmemiş, hepsi bu hastalığın amansız olduğunu ve karısının iyileşmesinin sadece bir mucizeye kaldığını söylemişler, bir mucizeye.
Genelde hikayelerin geçtiği dünyalarda bu mucize olur, ama bu defa olmamış. Kadın günden güne erimiş, içindeki saplantı günden güne tüketmiş onu. Artık işe gitmeyen kocası başından bir an bile ayrılmıyormuş, aklına kötüyü getirmek istemese de bir gün karısının öleceğini anlamışmış. İçindeki acıya rağmen elinden bir şey gelmemesi deli ediyormuş onu.
Bir gün karısı kendinden geçerek daldığı bir uykudan uyanmış ve başında bekleyen kocasının eline sarılmış ;
"- Beni seviyor musun ?" diye sormuş zorlukla.
Kocası çok heyecanlanmış ve o da karısının elini tutarak ;
"- Hem de çılgınlar gibi. Sadece seni sevdim ve hep seni seveceğim." diye cevaplamış.
Karısı gülümseyerek uzanmış yatağa, gözlerini kapatmış ve bir daha açmamış. Ölmüşmüş.
Karısının ölümünün ardından çok aşık koca alt katta oturan kırmızı yüzlü kadınla evlenmiş.

İşte günümüzün sadakat anlayışı bu. Öküz ölüp de ortaklık bitene kadar.



Bu görsel Suzanne Woolcott'a aittir. Kişinin dA galerisinden tanıtım amaçlı alınmıştır.

8 yorum:

deeptone dedi ki...

ah biz erkekler :)
öküz öleceğine öküz erkekler ölse daha memnun olacaksınız herhalde. :)
ama o zaman kimden nefret edeceksiniz, kim size vurdumduymaz davranacak. :)
ilişki içinde, kızların sevgisi zaman içinde artıyor. erkeklerin ise aynı kalıyor, artmıyor.:)
kızlar, erkeğin gözünde kendini gördükçe seviyor erkeği. :)

erkeklere hayat kolay. kız sayısı daha fazla çünkü. :)

dif dedi ki...

bu yazı erkeklere laf atıyor gibi olsa da aslında her iki cins için geçerli. yani elbette ki sadakat kelimesi herkes için farklı anlamlar taşır ama yine de bir genelleme yaparsak vaziyet bu, benim gözümden =)
ha öküz erkekler ölsün mü ? yani bence açıkçası pek bir mahzuru yok =)

Neyin Pesindesin dedi ki...

afedersin ama sokarım böyle hikayeye, kadın manyaksa adam ne yapsın. bilmiyorum ama ben hikayede adama acıdım.

dif dedi ki...

yahu nesine acıdın adamın ? tekini gömmüş, ikinciyle mis gibi devam ediyor işte hayatına =).

Neyin Pesindesin dedi ki...

'Tekini gömmüş' nedir ya? Tamamen kadının paranoyası, erkeğin bir suçu yok. Adam ne yapsın yani, ölenle ölünmez, yeni birisini bulacak normal olarak. Ayrıca mis gibi yaşadığını hikayenin neresinden çıkardın. Kadın kuruntusu yüzünden hem kendisine hem de kocasına acı çektirdi.

dif dedi ki...

o kısma katılıyorum, tabi ki de ölenle ölünmez, ölünmemeli. hayat her zaman devam etmeli.
ama bilemiyorum, bence adamın karısı öldükten hemen sonra gidip o kadınla evlenmesi bu kuruntuda bir gerçek payı olduğunu gösterir. sonuçta koskoca dünya, acılı ve ölen karısına hala aşık bir koca, neden o kadın ?
neden o ?

deeptone dedi ki...

ama neden ? neden ? neden ?
:))))

dif dedi ki...

işte ben de onu soruyorum ne zamandır kendime, neden ? =D

Related Posts with Thumbnails