Pazartesi, Ekim 04, 2010

nolur uyut beni uyku perisi beybi...



Başındaki beladan yakınan arkadaşına harikulade hayatınla övünme, o bela ondan gider, döner seni bulur.
Veya bulurmuş.
Beni buldu.

Birkaç gün önce bir arkadaşım bana telefonda çektiği nihai uykusuzluktan yakındı. Ben de karşılık olarak günlerdir gözümü kapatır kapatmaz bebekler gibi uykuya daldığımdan, akabinde nasıl güzel uyuduğumdan, muhteşem rüyalar gördüğümden bahsettim. Az biraz daha konuştuk, kapattık telefonları.
Oturdum birkaç bölüm dizi izledim, bol bol güldüm ve yattım. Anam o ne ? Başını yastığa koymasıyla o rüya senin bu rüya benim gecesini gece eden hatun uyuyamıyor. Ne uyuması, cin gibi gözlerle karanlığa bakıyor. Sırt üstü yattım, yok. Sağa dön, solu dene, yok. Yüzüstü yuvarlan, hayır efendim. Düşüncelere dal, beynin yorulsun, uykun gelsin... Tam tersi olan uykum da açıldı. Kalktım, gezindim evde. Bir yerden yarım kalmış bir kitap buldum, okudum biraz. Su içtim, tuvalete gittim. En sonunda sinirlerim bozuldu, gidip yattım tekrar. Nasıl uykuya dalabildim bilemiyorum.
Gece vakti bir uyandım, saat sabahın beşi. Kalktım, bilgisayar başına oturdum, otobüslerin çalışma saatine kadar dizi izleyip evden çıktım, malum ders kaydına gittim.

Ertesi gece durum daha da beter. Bir gece önce dönüp durduğum yatak bana oldu yumuşak duvarlı tecrit odası. Birkaç saat debelendim, sonra dayanamayıp kalktım.
Kalkış o kalkış, günler oldu yatağa giremiyorum.

İşin kötü yanı, bu hafta okul açılıyor. Derslerim -ah ne de şanslıyım- sabahtan değil ama bir insanın beyin fonksiyonlarının adam akıllı çalışabilmesi için uyku şart kardeşim. Böyle kozalak gibi gidilmez ki okula.

Hayır ne diye insanlara uyuduğun uykuyla övünürsün ? Ne diye kıvanırsın gördüğün rüyayla ?
Kime hava atıyorsun ?
Amacın ne ?


İşbu saat sabahın yedisinde altı morarmış gözlerle bu yazıyı yazıyorum ve saat birden önceki bir süre içinde birkaç saat bile olsa uyuyabilmeyi diliyorum. Dinimiz amin.



Bu görsel Suzanne Woolcott'a aittir. Kişinin dA galerisinden tanıtım amaçlı alınmıştır.

1 yorum:

DOREMİ dedi ki...

sanmıyorum uykunu konu ettiğin için gitmedi uykun senden...sadece ertesi gün olan sorumluluğunun huzursuzluğu vardı bence...ha birde sen ,sen ol,sakın uykunun peşinden koşma, hep bir başucu kitabın olsun..onun satırları çabuk çağırır uykunu...bir bakmışsın uyumuşsun..

Related Posts with Thumbnails